Zen Felsefesi

Zen Felsefesi

Kendi özelimde özellikle bir süredir tesadüf sayılamayacak kadar fazla şey denk geldiği için ve hepsi aynı konu etrafında toplandığından dolayı stres yönetiminin önemli olduğu hatta geçmişte benzer kontrollü ilerlemem gereken bir süreci bana hatırlattığından dolayı zen felsefesi ile alakalı bir makale yazmak istedim açıkçası böyle bir makaleyi nasıl düzgün bir şekilde yazacağımı tam olarak bilmiyorum öyle ki bunu ingilizce olarak aktarmayı planlıyordum ama ana dilimde bile anlatmakta zorlanacağım bir şeyi yabancı bir dilde anlatmak hayli zor olacağı için en iyisi türkçe yazayım dedim.
Türkiye'de özellikle çok popüler olmayan bir felsefe, bu makalede zeni tarihsel olarak anlatmayacağım yada detaylı bilimsel bir makale tadında anlatmaya çalışmayacağım, kendi bakış açımdan yolumun kesişmesi sürecini ve benim açımdan bir zen göreceksiniz. Başından söylemem gerekirse zen ile yollarınızın kesişmesi için bazı şeyleri kafanızda bitirmiş olmalı ve arayış içinde olmanız gerekiyor çıkış kapısı olarak başka kapılar kalmadığında bu noktada ulaşacağınız bir yol olmalı daha net söylemem gerekirse zen, artık peşinden koşulacak bir şey kalmadığında ulaşılacak hiçbir yer olmadığında başlar yani birinden duyarak bu felsefeye yönelerek bir şey kendinize katamayacağınızı düşünüyorum.
zen-felsefe-tas
Zen nedir? diye ufaktan bir giriş yaparak ilerleyeyim ki en azından hiç duymamış insanlar birazcık fikir sahibi olabilsin ve yazı daha anlaşılabilir olsun. Zen felsefesi kökeni Budizm'e dayanan ve huzur, içsel dinginlik ve farkındalık üzerine odaklanan bir yaşam felsefesidir, Japonya'daki bir budist okulundan çıkma bir felsefedir daha derinlere inildiğinde farklı ülkeler farklı inançlarla da ilişkilendirilen bir tarafı vardır ama o kadar derine inmeye ve işi karışık hale getirmeye gerek yok.
Zen felsefesi, zihnin günlük yaşam içinde özgür olmasını, sadeliği ve minimalist yaşamı savunur. Zen gündelik yaşam demektir. Daima merhametli ve nazik olmayı amaçlar, içsel huzuru amaçlar. Zen felsefesine göre, insanlar mutluluğu, dış dünyadan değil, içsel bir denge ve anlayıştan elde ederler. Gereksiz karmaşayı azaltmak ve basitliğe odaklanmak, mutluluğun anahtarıdır. Zen, aynı zamanda yapılması gerekenin özen ve dikkatle yapılması anlamına gelir. Zen felsefesine göre, basitlik zihinsel özgürlüğün anahtarıdır. Zen bize hayatın küçük ayrıntılarda gizli olduğunu düşündürür. Özellikle ilgilenmek ve araştırmak isteyenler için Japonya, Kyoto zen felsefesinin evidir hatta şehir zen felsefesinin derin etkisi altındadır ve ona göre şekillenmiştir.
zen-stech
Bazı kesimler tarafından dünya dini olarak bile görülüyor. Öncelikle söylemem gerekirse budist değilim ve budizmle bir alakam yok bence bu felsefenin bir din olarak zaten görülmemesi gerekiyor çünkü tanrı kavramıyla veya öteki dünya kavramlarıyla hiçbir alakası yoktur. Zen dünya hayatını ve zihni hedef alan bir felsefedir yani din olarak görülmesi baştan yanlış bir bakış açısıdır. Çok daha derine inebilir ve farklı bakış açılarıyla bu felsefeyi anlatabilirim ama bu bilimsel bir makale tadında olmayacağı için sadece kendi bakış açımdan bu felsefeyi nasıl kullanıyorum kısmına odaklanmak istiyorum. Araştırmak isteyenler için detaylı bir çok makale zaten kaleme alınmış.
Kendi tanışma sürecimi anlatmam gerekirse süreç öncelikle stres yönetimi ardından da Japonya'ya uzanıyor. Zaten böyle bir felsefenin Japonya gibi nazik ve saygılı bir toplumdan çıkmasına çok şaşırmamalı... bu felsefeyi o kadar seviyorum ki seneler önce kurduğum ilk şirketimin adında bile zen geçiyor 😊 Profilimde bile 禅 (Zen) yazılıdır. Ama tabi ki bir futbol taraftarında olabileceği gibi holigan bir hayranlığım yok sadece saygı duyuyor ve gerçekten seviyorum.
2017-2018 yıllarına denk geliyor olması lazım üniversitenin son senelerinde potansiyelimi fark ettiğim yıllarda bir çok alanda aynı anda proje ürettiğim ve gelişme halinde olduğum bir dönemdeydim öyle ki artık 24 saat bana yetmiyor nasıl daha az uyurum nasıl daha çok çalışırım diye uğraştığım bir dönemdeydim hem yazılım ile hem de finansla aynı anda uğraşıyordum zaten bir tanesi bile ciddi bir emek isterken ikisini aynı anda yürütmek beni aşırı derecede strese sokmuş ve tüketmeye başlamıştı bu iki alanda açgözlü bir madenci gibi kazdıkça kazıyordum o kadar fazla derini kazdım ki belamı buldum diyebiliriz 😅 bu kadar çok maddeye yöneldiğinizde artık maneviyattan uzaklaşıyor ve bu sizi tüketmeye başlıyor...
Bu öyle bir döngü ki bunu kırmak çok zor çünkü bazı şeyleri keşfettiğinizde sınırsız bilginin gücüne erişiyorsunuz, öğrenmek ve üretmek artık sizin için kopması imkansız bir sürece giriyor ve buna bedenen dayanmak imkansız.. Bu noktada stres yönetimi yapmazsanız manevi olarak da yıpranmaya ve aşırı derecede strese sürükleniyorsunuz bunun sonucunda hem uykusuz hem psikolojik olarak kötü bir duruma girdiğinizden ötürü fizyolojik olarak da artık etkileniyor hale geliyorsunuz, bende fizyolojik kısmı kilo kaybı ve ciltte alerjik reaksiyonlar gibi tepkilere yol açmıştı. Tabi ki hemen doktora gittim tahliller ve testler vs oldum ama hiçbir şey çıkmadı sağlıklıydım ama sorun devam ediyordu bunun stres ile alakalı olduğunu anladığım andan itibaren çözüm aramaya başlıyorsunuz, stresi yönetebileyim diye serbest dalış ile vs uğraştım (halen uğraşıyorum) ama tüm kapılar kapalı gibi geliyor ve döngüyü bir türlü kıramıyorsunuz.
yin-yang
2018 yılında trading yaptığım bir çekirdek grup içerisindeydim bir yarışma için Japon Yeni - Dolar paritesinde yoğun tradeler atarken o dönem bir yarışma için bazı japon arkadaşlarla tanışmıştık biz teknik tarafını onlar ise temel tarafını analiz ederek yaptığımız finansal işlemlerde win rate oranımızı yukarı çekmeye çalışıyorduk ki yarışmayı kazanabilelim. O japon arkadaşlardan bir tanesi (Osaka'da profesyonel trader) ile durumu paylaştığımda bana stres yönetimi yapmam gerektiğini ve bunun için Zen felsefesine bir göz atabileceğimi söylemişti ben bunu tabi ki gülerek geçiştirmiştim o anda o kadar fazla maneviyattan uzak birisine böyle bir şey söylendiğinde bir felsefeye inanmasını bekleyemezsiniz neyse yine de göz attım ama meditasyon, lotus pozu, bitki çayı vs gibi şeyleri okuyunca vazgeçtim ve bana göre şeyler olmadığını düşünerek yoluma devam ettim 😆
Ardından bir süre geçti ve okuldan mezun olduktan sonra halen çözüm bulamayınca tekrar göz atayım derken bir makaleye denk geldim yürüyüş ile zen meditasyonunu birleştiren garip bir method keşfettim, yürürken bile medite halde olabiliyordunuz ardından ilgimi çekerek işin iyice özüne inmeye başladım ve sonunda çıkış yolunu bulmuştum. Tabi ki yine derinlere indim Kyoto'da ki bir tapınakta dersler veren bir hocayla tanıştım vs derken felsefeyi iyice oturtmuştum. O noktadan sonra stres yönetimini oturtmaya başlamıştım her şey daha sade ve şeffaf geliyordu bu süreçte uğraştığım işleri %70 oranında azalttım ki zihni rahat bırakabileyim.
Zihin demişken zen de keşfettiğim bir şey daha var bizim inancımızda ruh kavramı vardır ama onlar ruh kavramını zihin olarak değerlendiriyorlar. Benim gördüğüm kadarıyla bu felsefede zihin ve ruh neredeyse aynı şey eğer bu felsefeyi o bakış açısıyla biraz daha öğrenmeye çalışırsanız çok şey katacaktır. Zen öğretilerine göre, zihin ve beden ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlıdır bence kilit nokta burası, yabancı dilde bunları araştırdığım için çok fazla o anda öğrendiğinizi kavrayamayabiliyorsunuz konuştuğunuz insanların dilleri düşünce yapılarını da etkiliyor bu yüzden size aktarması gereken şeyin özüne inmeniz ve bunu yorumlamanız gerekebiliyor. Üzerine düşünmeniz ve bunu çözmeniz gereken bir süreç içinde olmanız gerekiyor özellikle benim gibi farklı farklı milletlerden aktarılan makaleleri okuyup kavramaya çalışıyorsanız çok sorun çıkıyor.
meditasyon
Artık stres yönetimini kendi bulduğum method ile ve zen felsefesinin de yardımıyla çözmeye başlamıştım. Hem hayata bakış açınızı değiştiriyor bunun sonucunda stres azalıyor hem de insanlara karşı bakış açınızı ciddi anlamda değiştiriyor. Bu noktadan sonra maddiyat ve maneviyat dengesini kurmanız gerekiyor. Hayat size daha soft ve anlaşılabilir geliyor özellikle insanlara bakış açınız ciddi derecede değişiyor kibar ve nazik insanların değerini anlamaya başlıyorsunuz tam tersi özellikte olanlara ise farklı bir karakter geliştirmeniz gerektiğini taviz vermemeniz gerektiğini kısaca herkesi farklı bir lige yerleştiriyor gibi oluyorsunuz 🤗
Örneğin yıllardır görmediğim yada nazik olduğunu düşündüğüm bir arkadaşıma daha nazik yaklaşırken yarım saat sonra nazik olmamam gereken bir pozisyonda olduğumda bunu garipsemiyorum ve hak edene hak ettiği gibi davranıyorum, herkes hangi ligde olduğunu kendi seçiyor. Bazıları için ulaşılabiliyor sohbet edilebilir bir konumda oluyorken bazılar için ise ulaşılmaz bir konumda olmayı tercih ediyorum bu tamamen benim tercih ettiğim bir yöntem herkese hak ettiği gibi davranıyorum. Bunun için birden fazla karakteriniz olması gerekiyor herkes aynı sevgiyi ve saygıyı hak etmez. Bu yüzden Japonya benim için her zaman değerli olmuştur umarım son dönemlerde çok fazla influence edilmesi oranın etnik yapısını bozmaz ve insanları her zaman değerli kalmaya devam eder, dünya için önemli olmaya devam eder.
Konuyu fazla uzatmadan zen felsefesi sürecim bu şekilde ilerlemişti zaten popüler bir felsefe olmadığı için eğer bu felsefeye kendiniz çıkmaz bir yoldayken ulaşıyorsanız burada özüne inmeniz ve doğru yolu bulmanız gerekiyor, felsefede öğretilen meditasyon tekniklerinin çayların vs bence bir önemi yok sadece özünü öğrenmeniz ve zihninizi açmanız gerekiyor bir zaman sonra olaylara ve insanlara hatta ülkelere bile bakış açınız değişiyor, bu noktaya ulaşmak uzun sürebilir hatta acı çekmenize sebep olabilir ama finalde bir noktaya sürükleniyorsanız hiçbir şey boşa yaşanmamış demektir. O yüzden her karşılaşma her tanışma değerlidir, her düşüş her ayağa kalkış değerlidir. Bazı şeyleri yaşamadan ve bilginiz olmadan her şey komplo teorisi gibi gelir bu yüzden diğer insanlar sizi anlamıyorsa çok zorlamamak değerlidir herkesin ilerlemesi gereken yol farklıdır. Zihnin derin sessizlikleri ruhun metanetleridir.